test HAMMADDELER ANSİKLOPEDİLERİ - www.hammaddeleransiklopedisi.com - 2014 - DETERJAN ANSİKLOPEDİSİ - KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ - ENDÜSTRİYEL SANAYİ BOYALARI ANSİKLOPEDİLERİ - PARFÜM ve RENKLİ KOZMETİK FORMÜLLERİ - SAÇ BAKIM FORMÜLLERİ - CİLT BAKIM FORMÜLLERİ - DEZENFEKTANLAR ANSİKLOPEDİSİ - 1 - DEZENFEKTANLAR ANSİKLOPEDİSİ - 2 - BİTKİSEL KOZMETİK ANSİKLOPEDİSİ - MADENİ YAĞ ANSİKLOPEDİSİ - ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ 1 - ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ 2 - GIDA ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ - 1 - GIDA ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ - 2 - ORGANİK GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ - OTO BAKIM ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ - YAPI KİMYASALLARI ANSİKLOPEDİSİ -1 - YAPI KİMYASALLARI ANSİKLOPEDİSİ -2 - PASTALAR ve BOYALAR ve YAPIŞTIRICILAR ANSİKLOPEDİSİ | HAMMADDELER ANSİKLOPEDİSİ
HAMMADDELER ANSİKLOPEDİSİ




MAKALELER / DEZENFEKTAN TÜRLERİ - ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER ANSİKLOPEDİSİ

 

 

ALDEHİDLİ DEZENFEKTANLAR:

 

Gluteraldehid

 

Gluteraldehid ve formaldehid en yaygın olarak kullanılan aldehidlerden olup, glyoksal, ortho-phthaldehid (OPA), succinaldehid ve benzaldehidler sterilizan etkili diğer aldehidlerdir. Ticari olarak en yaygın olarak gluteraldehid kullanılır. Gluteraldehidin etki gücünün yüksek ve geniş spektrumuna ilave olarak, korozif (aşındırıcı) etkisinin bulunmaması sağlık alanında kimyasal sterilizasyon ve yüksek düzey dezenfeksiyonda en sık tercih edilen seçeneklerden olmuştur.

Sarı, asid karekterde hafif kokulu bir sıvıdır. Mikroorganizmanın sülfidril, hidroksil, karboksil ve amino guruplarına bağlanarak etkinlik gösterir. Mikroorganizmanın dış tabakasına kuvvetli şekilde bağlanırak gram pozitif ve gram negatif bakterilerin hücre duvarı ile ilişkiye girer; proteinlerdeki aminoasitlerin çapraz bağlanmasına sebep olur, bakterinin transport işlemini engeller. Dehidrogenaz aktivitesini ve permeazları inhibe eder, DNA, RNA ve protein sentezini önler. Gluteraldehitin virüsler üzerine muhtemel etkisi virüs proteinlerine ve DNA’ya çapraz bağlanması ve kapsidde yapmış olduğu değişikliklere bağlanmaktadır.

Gluteraldehidin mikrobiosidal aktivitesi ortamın pH’ı, ısısı, konsantrasyonu, ortamdaki anorganik iyonların varlığı ve solusyonun yaşı ile yakından ilişkilidir. Sıvı solusyonlar genellikle asidik olup, dezenfektanın bu formunun mikrobisidal etkinliği düşüktür. Bu nedenle bu solusyon kullanılmazdan önce alkalinize edici bir madde ile aktive edilmelidir. Aktive edilmiş solusyonlar alkaline gluteraldehid moleküllerinin polimerizasyonu nedeni ile hızla etkinliğini kaybeder ve aktive edilmiş solusyonların kullanım süresi 14 gün olarak sınırlanmıştır. Guluteraldehidin inaktivasyon süresini uzatabilmek için yeni öneriler getirilmiştir. Örneğin aktive olmuş aldehid miktarını %2.4 ile %3.4 arasında kullanıma sunulması ile inaktivasyon için geçen süreyi 28 güne çıkartılabilmiştir. 35-50oC’lik ısıda stabil asid gluteraldehidin %2’nin altındaki konsantrasyonlarının etkili olduğu bulunmuştur.

PH’ı 7.5-8.5’a ayarlanmış %2’lik standard gluteraldehid bakterisidal, tüberkülosidal, fungusidal, vürüsidal ve sporosidal’dir. Gram pozitif ve negatif vejetatif bakteriler temastan çok kısa süre sonra ölür. Sporlar ve mikobakterilerin inaktivasyonu için belli sürelere gereksinim bulunmaktadır. %2’lik gluteraldehid solusyonu Bacillus ve Clostridium türlerine ait sporları inaktive etmesi için 3 saat gerekirken C.difficile sporları çok daha erken harap olmaktadır. Bunun tersine Cryptosporodium parvum ookistleri %2.5’lik gluteraldehid solusyonunda 10 saatte dahi inaktive olmadıkları bildirilmektedir. %2’lik gluteraldehidin kalitatif süspansiyon testi ile test edildiğinde 20oC’lik ısıda 20 dakikada M.tuberculosis’i 2-3 log azaltabildiğini saptanmış olup, 10 dakikada M.tuberculosisi inaktive edemediği bildirmiştir. Ayrıca M. avium, M.intracellulare, M. gordonea gibi nontüberküloz mikobakterilerin M.tuberculosis’in inaktivasyonuna göre çok daha dayanıklı olduğu saptanmıştır. Bu verilerden anlaşılacağı gibi tıbbi aracın nontüberküloz mikobakteriler dahil mikobakterilerin önce ön temizlik yapılması şartı ile %2’lik gluteraldehid solusyonunda 20oC’lik sıcaklıkda en az 20 dakika bekletilmesi gerekmektedir. Ancak zaman zaman özellikle otomatize yıkama dezenfeksiyon makinalarında gluteraldehide rezistan non tüberküloz mikobakterilerin öldürülememe problemi ile karşılaşılmaktadır. Gluteraldehidin virüsidal aktivitesi zarflı (lipofilik) virüslere ve bu virüslerden çok daha dirençli zarfsız virüsler dahil tümüne etkilidir. HIV, HAV,HBV, polio virüs tip I, Coxaki virüs tip B, yellow fever virüsü ve rota virüs’e etkili bulunmuştur.

Gluteraldehid metallere non-korozif, plastik ve kavuçuk araçlarda hasar oluşturmaz. Organik artık varlığında da aktivasyon gösterir. Gluteraldehid temelli dezenfektanlar endoskop, bronkoskop, diyaliz sistemleri, anestezi ve solunum yolu tedavi cihazları gibi yüksek düzey dezenfektan gerektiren araçların dezenfeksiyonunda yaygın olarak kullanılır. Dilüsyona bağlı olarak endoskoplar için kullanılan manuel veya otomatik yıkama esnasında gluteraldehid konsantrasyonunda azalma meydana gelir. Güvenli dezenfeksiyon sağlamak amacı ile test stripleri yardımı ile gluteraldehid konsantrasyonu etkisinin yetersiz olduğu %1-1.5 seviyelerine düşmezden önce durumun saptanması önemlidir.

Guluteraldehididin 0.2 ppm seviyesi buharı göz, burun ve boğaz için irritandır. Gluteraldehid ile temas halindeki sağlık personelinde kontakt dermatid, astım, rinit ve burun kanaması (epistaksis) görülebilir. Sağlık çalışanını gluteraldehidin olumsuz etkilerinden korumak için dezenfektan kabının sıkı hava geçirmez bir kapakla kapatılabilmesi, bir aspiratör yardımı ile devamlı olarak oda içindeki havanın dışarı atılması, personeli koruyucu elbise giymesi, endoskop dezenfeksiyonunda kullanılan otomatik makinaların kullanılması gereklidir. Gluteraldehid ile temas eden kolonoskopun bol su ile yıkanmaması proktokolite sebep olabilir. Otoklav öncesi formaldehid ile muamele prion infektivitesini stabilize ettiği için, Avrupa ülkelerinde artık cerrahi aletlerin dezenfeksiyonunda aldehidlerin kullanımı önerilmemektedir.

 

 

 

 

Orto-Phthaldehid (OPA)

 

%0.55’lik OPA solusyonu yüksek düzey dezenfektan olarak FDA ve Avrupa ülkelerinden onay almıştır. Gluteraldehid ile kıyaslandığında, OPA bazı avantajlar sağlamıştır. Kullanılmazdan önce aktive edilmesi gerekmemekte olup, depolama esnasında etkinliğinde azalma olmaz. Tekrar kullanımı esnasında aktivasyon kaybı olmamakla birlikte pH değişikliklerinden de daha az etkilenir. Düşük buharlaşma özelliği nedeni ile göz ve solunum sisteminde irritasyon oluşturmaz, kokusu zorlukla hissedilebilir. In vitro olarak OPA’nın mikobakterisidal etkisi gluteraldehidden daha hızlıdır ve gluteraldehid resistan mikobakteri suşlarına da iyi bir aktivasyon gösterir.

OPA proteinlerde renk değişimine neden olur ve deri için irritandır. Bu yüzden su geçirmez eldiven ve gözlük kullanılmalıdır. OPA diğer kimyasal maddelere karşı uyumlu olması yönü ile de gluteraldehide benzer. Yüksek düzey dezenfeksiyon için %0.55’lik konsantrasyonda OPA’nın işlem süresi açısından ülkeden ülkeye farklılıklar göze çarpmaktadır. 20oC’lik OPA solusyonunda yüksek düzey dezenfeksiyon için temas süresi Amerika’da 12, Kanada’da 10, Avrupa ülkelerinde, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde 5 dakika olarak belirlenmiştir. Yapılan klinik ve in vitro çalışmalar sonrasında endoskop başta olmak üzere pek çok cihazın yüksek düzey dezenfeksiyonunda OPA’nın gluteraldehidin yerini alabileceği düşünülmektedir. Bu yeni ajan otomatik yıkama-dezenfeksiyon makinalarının kullanımı sonucu ortaya çıkan gluteraldehid dirençli mikobakteri sorununa da çözüm getirmektedir.

 

 

 

Formaldehid

 

Formaldehidin sıvı ve gaz formları farklı devirlerde bir dezenfektan ve sterilizan olarak kullanılmıştır. Formaldehid, gaz halinde iken kapalı ortamlarda havanın dezenfeksiyonu amacıyla ve sudaki çözeltisi (formalin= formol) değişik amaçlı dezenfektan madde olarak kullanılmıştır. Formaldehit gazı 6 mg / L yoğunlukta, 50-80 0C sıcaklıkta, %80 nem ortamında 3-4 saatte sterilizasyon sağlar.

İstenmeyen etkilerinden dolayı sağlık kurumlarında formaldehidin kullanımı hızla azalmıştır. Çok küçük miktarının dahi (< 1 ppm) irrite edici ve keskin kokusu rahatsızlık oluşturur. Aldehide bağlı alerji görülmesi çok nadir değildir. Bu nedenle Amerika ve İngilterede formaldehid ile sterilizasyon ve dezenfeksiyon işlemi yasaklanmıştır. Neden olarak formaldehid buharının toksik ve kanserojen olması gösterilmiştir. The Occuppational Safety and Health Administration sterilizasyon-dezenfeksiyon işlemi dışında bir çalışma ortamında 8 saatlik çalışma süresince 0.75 ppm miktarını aşmaması koşulu ile formaldehidin kullanılabileceğini bildirmiştir. Ancak hemodiyaliz ünitelerinde ve büyük anatomi laboratuvarlarında bu limitin aşıldığı bilinmektedir. Formalin adı verilen %37’lik su bazlı formaldehid solusyonu anatomi, cerrahi ve patoloji bölümlerinde mumyalama amacı ile kullanılmaktadır. Başlangıçta formaldehid solusyonları hemodiyaliz cihazları ve su diyaliz dağıtım sistemlerinde kullanılmış olup, günümüzde bu amaçla daha çok Perasetik asit solusyonu kullanılmaktadır. Ayrıca günümüzde ısı ile oluşturulan paraformaldehid buharı biyolojik emniyet kabininin dekontaminasyonu için kullanımı devam etmektedir.

 

 

Etilen oksit

 

Renksiz bir gaz olan etilenoksid mikrobisid ve sporosiddir. ETO’in > %3.6 üzerindeki konsantrasyonları yanıcı, patlayıcı bir gaz özelliğine sahiptir. Yanıcı ve patlayıcı özelliğini ortadan kaldırmak amacıyla değişik oranlarda karbondioksit ve freon gazı karışımları şeklinde kullanılmış ancak Montreal protokolu gereği 1996 yılından sonra freon gaz karışımının kullanımı yasaklanmıştır. Günümüzde ETO karbondioksit ve/veya hidroflorokarbon karışımı en yaygın kullanılan şeklidir. Sterilizasyon işlemi sonunda kabin içindeki ETO gazı özel yöntemlerle nötralize edilerek zararsız hale getirilir ya da özel koşullar ile atmosfere salınır. ETO gazının sakıncaları nedeniyle batı ülkelerinde bu yöntem yerini yeni sterilizasyon yöntemlerine bırakmakta ve giderek daha az kullanılmaktadır. ETO sterilizasyonunda kabin içinde en az en az 400 mg/l ETO gaz yoğunluğu, 36-60 oC sıcaklık ve %40-100 oranında nem bulunması gereklidir. Süre, sıcaklık ve gaz konsantrasyonuna bağlı olarak değişir. 500 mg/l ETO yoğunluğunda, 55 oC’de %50 nemli ortamda 4 saatte sterilizasyon gerçekleşir. ETO güçlü penetran bir gazdır. Uygulama sırasında malzemenin niteliğine bağlı olarak az ya da çok miktarlarda absorbe olur. Uygulama sonrasında serbest atmosferde malzemeye absorbe olmuş gazın uzaklaşması uzun süre gerektirmektedir. Malzemenin yapısına göre 3-14 gün süre bekletildikten sonra kullanılması önerilmektedir. Vakum uygulayarak gazı malzemeden geri emen dezabsorbsiyon kabinleri kullanılarak steril malzeme 8-12 saat sonra kullanılabilir. Paketlemede kullanılan materyal ETO’yu kolayca geçirebilmelidir. Ayrıca bekletme ve dezabsorbsiyon uygulanmasına karşın, gazdan tamamen arındırıldığından emin olunamadığı için implantasyon materyalleri de bu yöntem ile steril edilmemelidir. İnce delik ve dar kanalcıklı aletlerin sterilizasyonunda penentrasyon kabiliyetinin sıvılara göre daha fazla olması nedeniyle güvenle kullanılabilir.

 

 

 

STERİLİZAN ETKİLİ ALDEHİDSİZ DEZENFEKTANLAR

Hidrojen peroksid

 

Hidrojen peroksid yüksek düzey dezenfeksiyon ve sterilizasyon için kullanılan kuvvetli bir oksidan dezenfektandır. Virüs, bakteri, maya ve bakteri sporları üzerine etki gösterir. Gram negatiflere göre gram pozitif bakterilere etkinliği fazladır. H2O2, hidroksil serbest radikalleri –OH- oluşturarak oksidant etki gösterir ve hücrenin protein, lipid ve DNA’ sı dahil hücrenin ana komponentlerini etkiler. Hedef özellikle sulfidril grupları ve çift bağlardır. Anaerobik ve bazı aerobik bakteriler tarafından üretilen katalaz hidrojen peroksidden bakterileri korur, ancak bu defans dezenfeksiyonda kullanılan yüksek dozu ile giderilmektedir.

Genellikle %3’lük hidrojen peroksid solusyonu hızlı bir bakterisidal etki sağlar. Hızlı hücresel katalaz aktivitesine sahip mikroorganizmalara ( S. aureus, Serratia mersencens vb) ve özellikle bakteri sporlarına daha yavaş etki gösterir. İlginç bir bulgu; %3’lük hidrojen peroksid vankomisin resistan enterokok suşlarına karşı etkisiz olmasıdır. Bakteri sporları %3’lük hidrojen peroksid solusyonu ile 150 dakika boyunca 6-7 defa maruz bırakıldığında etkisiz hale getirir iken, %10’luk solusyonu ile bu süre 60 dakikadır. Basillus subtulis %17.7’lik konsantrasyonda 9.4, %35.4’lük solusyonda 2.5 dakikada yok edilir. Bakteri sporlarını öldürmede konsantrasyonun ve sıcaklığın artırılması ile etkinlik güçlendirilebilir.

Hidrojen peroksidin sporosidal etkisi ultrasonik enerji, UV radyasyon ve diğer kimyasal ajanlar ile sinerji gösterir. HIV %0.3’lük konsantrasyonda 10 dakikada, %3’lük konsantrasyonda rinovirüs 37oC’de 6-8 dakikada inaktive edilir iken, %6’lık konsantrasyonunda 1 dakikada poliovirüs’e karşı etkisiz olduğu bulunmuştur.

Hidrojen peroksid insan ve çevreye karşı non- toksiktir; kansorojen değildir. Konsantre solusyonlar göz, deri ve mukoz membranları irrite edebilir. Hidrojen peroksid ısı ve katalaz ve peroksidaz enzimleri ile kolaylıkla harap edilebilir ve zararsız oksijen ve suya dönüşür. Bu yönü ile çevre dostudur. %6’lık stabilize solusyonları yarı kritik tıbbi araçların yüksek düzey dezenfeksiyonunda kullanılabilir. Ancak bakır, çinko ve pirinç ile etkileşeceği unutulmamalıdır.

Hidrojen peroksitten elde edilen gaz plazma sterilizasyon sağlayacak etkinlikte germisidal aktiviteye sahiptir. Germisidal kimyasal ajanın vakum altında radyo dalgaları ile iyonize edilerek havaya karışması ile elde edilen ortama gaz plazma adı verilir. Gaz plazma formuna maddenin dördüncü hali de denmektedir. Gaz plazma formunda hidrojen peroksitin korozif etkisi yoktur. Aktif iyonlar mikroorganizmaları öldürürken enerji kaybeder ve iyonizan dalgaların ve vakumun ortamdan kaldırılmasıyla tamamen non-toksik ürünlere dönüşür. Klor dioksit, ozon, etil alkol, perasetik asit ve bu maddelerin değişik karışımlarının kullanıldığı gaz plazma sterilizasyon teknikleri kullanımı araştırma aşamasında olup, bazıları kullanıma girmeye başlamıştır. 30 – 60 dakika gibi kısa sürede sterilizasyon sağlanır. Ancak küçük hacimli cihazlar steril edilebilir. Paketler kağıt ve kumaştan olmamalı, polietilen veya propilen maddeden yapılmış olmalıdır.

%7.5 hidrojen peroksid ve %0.85’lik fosforik asid karışımlı bir ticari ürün (Sporox) mevcut olup, yüksek düzey dezenfeksiyon için 20oC’de 20 dakika temasın yeterli olduğu bildirilmektedir. Hidrojen peroksid ile uyumlu endoskopların yüksek düzey dezenfeksiyonunda kullanılabilir. Endoskoptaki hidrojen peroksid kalıntıları pseudomembranöz enterokolit’e neden olabilir. %3-6’lık konsantrasyonu ventilatör ve yumuşak kontakt lenslerin dezenfeksiyonunda kullanılabilir, ancak kornea hasarına yol açtığını bildiren veriler bulunmaktadır. Aksine, yara temizliğinde ve diş tedavisinde dokuda antiseptik olarak kullanımına bağlı bu tür yan etki bildirilmemiştir.

 

 

Perasetik asit

 

Perasetik asit (peroksi asetik asid) hidrojen peroksidden daha etkili bir germisiddir. İn vitro yapılan çalışmalarda dezenfektanlar içinde en etkili dezenfektan olarak bulunmuştur. Düşük sıcaklıkta, %1’ daha düşük konsantrasyonlarda dahi sporisidal etki gözlenmektedir. Kimyasal sterilizan ve yüksek düzey dezenfektan olarak FDA onayı mevcuttur. Muhtemelen protein ve enzimleri denatüre eder; sulfidril(-SH) ve sulfur (S-S) bağlarını parçalayarak hücre duvarı permeabilitesini artırır. Perasetik asit ile alkolün sinerjik etkisi gözlenmiştir. Organik materyelin varlığında etkinliğinde azalma olmaz. Düşük konsantrasyonlarda hidrojen peroksidden çok daha az stabildir. Ancak günümüzde daha stabil formulasyonları geliştirilmiş ve ticari olarak elde edilebilmektedir. Perasetik asitin çelik, galvenize demir, bakır, pirinç üzerine korozif etkisi mevcuttur. Bununla birlikte, güçlü bir germisidal aktivitesi, çevre ve insana karşı toksik özelliğinin bulunmaması nedeni ile başta hemodializerlerin dezenfeksiyonu olmak üzere hidrojen peroksid ile kombine edilerek tıpta kullanımı yaygındır. Ancak hemodiyaliz kullanımı ile ilgili olarak Perasetik asit hidrojen peroksid kombinasyonunun toksik potensiyele sahip olduğu görüşü de öne sürülmektedir. Perasetik asit ve hidrojen peroksid ile hemodiyaliz araçlarının dezenfeksiyonu hemodiyaliz filtrelerinin değiştirilmesi veya formaldehid kullanılan merkezlere göre ölüm oranının fazla olduğunu bildirir raporlar mevcuttur.

 

 

Klorin ve klor salan bileşikler

 

Klorin ve klor salan bileşikler orta düzey dezenfektanlar arasında guruplandırıldığı gibi, bazı kaynaklarda konsantrasyona bağlı sporosidal ve mikobakterisidal etkilerinden dolayı yüksek düzey dezenfektanlar gurubunda da gösterilmektedir. Klorin bileşiklerinin farklı bileşikleri ticari olarak mevcuttur. Klor salan maddelerden en iyi bilinenleri sodyum hipoklorit, klorin dioksit, sodyum dikloroizosiyanurat ve kloramin T bileşikleridir. Hipoklorid en yaygın olarak kullanılan şeklidir. Hipoklorid bir yüzyıldan daha fazla kullanılan ve günümüzde de önemini koruyan bir dezenfektandır.

Klorin ve klor salan bileşikler sık kullanılmalarına rağmen etki mekanizmaları tam bilinmemektedir. Bu maddeler oldukça aktif oksidize edici maddelerdir ve bu şekilde proteinlerin hücresel aktivitesini bozarlar; nukleotid bazların klorlanmış derivelerini oluşturarak bakteri DNA’sı üzerine etki ederler. Klor salan maddeler yüksek dozlarda sporisit etki gösterir. Spor mantosunun permeabilitesini artırır.Bu maddelerle muamele sonrası spor refraktivitesini kaybeder, spor mantosu, korteksden ayrılır ve lizis oluşur. Klor salan maddeler virüsit etki de gösterir. RNA’ı parçalama, kapsidin bozulması gibi olası etki mekanizmaları düşünülmekle birlikte konu üzerinde daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Hipoklorid solusyonu düşük pH’ta, yüksek ısıda ve yüksek konsantrasyonda mikrobisidal etkisi artar. Düşük konsantrasyonda (100 ppm) vejetatif bakteri, mantar ve vürüsleri öldürür iken, yüksek konsantrasyonda (500-1000ppm) sporosidal ve tüberkülosidal etki elde edilir. Bu nedenle yarı kritik aletlerin yüksek düzey dezenfeksiyonunda kullanılabilir. Hipoklorid hızlı etki göstermesi, boyama ve yanıcı özelliğinin olmaması ve ucuz elde edilmesi olumlu özelliğidir. Bununla birlikte metaller üzerindeki korozif (aşındırıcı) etki göstermesi, organik maddelere bağlı stabilitesini kaybetmesi önemli olumsuz yanıdır.

Sodyum hipokloridin kullanım konsantrasyonu değişmekle birlikte, hastanede bazı seçilmiş yarı kritik araçların yüksek düzey dezenfeksiyonu (dental cihaz ve kardiopulmoner resüssitasyon cihazları), hemodiyaliz cihazları gibi aletlerin orta düzey dezenfeksiyonu, çevre ve banko temizliğinde olduğu gibi düşük düzey dezenfeksiyon amacı ile kullanılır.

Klorin dioksid suların arındırılmasında ve yiyecek endüstrisinde bir dezenfektan olarak kullanımı yaygındır. Aynı zamanda sağlık sektöründe yüksey düzey dezenfektan olarak kullanılmaktadır. Klorin dioksid güçlü bir dezenfektan olmakla birlikte, kullanırken malzemelere zarar vermemesi açısından dikkat edilmelidir. Titanyum, yüzeyi pürüzsüz çelik, silikon lastik, seramik, PVC ve polietilen malzemeler ile uyumludur. Antimikrobiyal altivitesi diğer klorin bileşiklerine benzemekle birlikte sporisidal aktivitesi yüksektir.

 

 

 

Tablo: Bazı yüksek düzey dezenfektanların kullanım amaçları, avantaj ve dezavantajları

Dezenfektan

 

Kullan

ım amacı

Avantajlar

ı

Dezavantajlar

ı

Gluteraldehid

 

%2’lik formulasyonu -

ısıya duyarlı araçların yüksek düzey dezenfeksiyonu

Endoskop, solunum yollar

ı tanı-tedavi cihazları ve anestezi cihazları için yaygın olarak kullanılır

Metallere a

şındırıcı etkisi bulunmaz

Organik materyalin varl

ığında da aktiftir.

T

ıbbi cihaz merceklerine zarar vermez

Sterilizasyon i

şlemi için 6-10 saate gerekir

 

 

Deri ve mukoza membranlar

ı için son derece irritandır

Kullan

ım için aktive edilmesi gerekir ve aktive edilmiş guluteraldehidin ömrü kısadır (14-28 gün)

Kullan

ılmakta olan solusyonun aktivitesinin devamlı takibi gerekir.

Fiksatiftir.

 

OPA

 

Is

ıya duyarlı araçların yüksek düzey dezenfeksiyonu

Endoskop, solunum yollar

ı tanı-tedavi cihazları ve anestezi cihazları için kullanılabilir

Gluteraldehidden farkl

ı olarak;

Kullanmadan önce aktive edilmesine gereksinim duyulmaz.

İşlem süresi ülkelere göre farklılıklar gösermekte olup, 5-12 dakikadır.

Gluteraldehid dirençli mikobakterilere etkilidir.

 

Pahal

ıdır.

Proteinleri boyar.

 

 

Formaldehid

 

Kimyasal sterilize eden ajan olarak kullan

ımı sınırlıdır.

Baz

ı merkezlerde hemodiyaliz cihazlarında kullanılır.

Gaz formu mikrobiyolojik emniyet kabinlerinin dekontaminasyonunda kullan

ılır.

Organik materyalin varl

ığında da aktiftir

Karsinojenik

Toksik

Kuvvetli irritan

Keskin koku

 

Etilen oksid

 

Is

ıya duyarlı araçların gaz sterilizasyonu için kullanılır

*Paketlenmiş materyal ve alet lümenlerine penetre olur.

*Uygulama ve takibi kolaydır.

*Medikal aletlerin çoğunluğu ile uyumludur.

*Personel ve hastalar için zarar verme potansiyeline sahiptir.

*Sterilizasyon ve gazın uzaklaştırma süresi uzundur.

*Patlayıcı özelliğini gidermek için inert gaz kullanma gereksinimi. giderilmiştir.

*ETO toksik ve muhtemelen karsinojen bir gazdır

Hidrojen peroksid

 

%6 konsantrasyonu yüksek düzey dezenfektand

ır.

Fleksibl endoskoplar

ın yüksek düzey dezenfeksiyonu

Yum

şak kontakt lenslerin dezenfeksiyonu

Daha yüksek konsantrasyonu kimyasal sterilizan olarak kullan

ılr.

%3 konsantrasyonu dü

şük düzey dezenfektan; ev sağlık bakım ünitelerinde taban duvar ve mobilya temizliğinde kullanılır.

Kuvvetli oksidan

H

ızlı etki

Çevresel ve birey için toksisitesi art

ık bırakmaz. Su ve oksijene dönüşür.

Aluminyum, bak

ır, çinko üzerine korozif etkisi bulunur.

Perasetik asid

 

Is

ıya duyarlı cihazlar için yüksek düzey dezenfektan ve sterilizan

Kimyasal sterilan olarak kullan

 

ılan yüksek konsantrasyonda kullanımı için cihaz üretilmiştir.

Çevre ve sa

ğlık acçısından zararlı artık bırakmaz.

şük ısıda hızlı etki gösterir.

Organik materyalin varl

ığında da aktiftir.

Corozif etkisi bulunur

Dilüe edidildi

ğinde stabil değildir.

 

 

 

Sterilizan etkisi bulunmayan, yaygın kullanılan dezenfektanlara bir bakış.

 

Son yıllarda aldehidsiz dezenfektanlardan yüksek düzey dezenfektan dışındaki dezenfektanların da endoskop gibi yarı kritik araçların yüksek düzey dezenfeksiyonunda kullanılabileceği yönündeki bilgi birikimleri nedeni ile yaygın kullanılan birkaç dezenfektanın etkinlik dereceleri aşağıda sunulmuştur.

 

 

 

Fenolikler

hücre membran

ını hasarlayıp potasyum dahil hücre içi bileşenlerinin hücre dışına çıkışına neden olur. Yüksek fenol konsantrasyonları sitoplazma içeriğini koagüle eder, enzimleri inaktive eder. Plazma zarını hasarlayıp, hücre içi bileşenlerin dışarı çıkmasına neden olurlar. Fenoliklerden en sık olarak o-fenilfenol, o-benzil p-klorofenol ve p-tert-amil-fenol kullanılmaktadır. Deterjan özellikleri nedeni ile temizlik ve proteinleri çözme özellikleri de mevcuttur. Fenol bileşiklerinin %2-5’lik konsantrasyonları genellikle sporosidal, bakterisidal, fungusidal ve lipid içeren virüslere karşı virüsidal olduğu düşünülmekle birlikte bağımsız laboratuvarlarda ve yetkili kurullarda farklı sonuçlar elde edilmiştir. Fenolik dezenfektanların belirtilen konsantrasyonlarda sporosidal etkinliğinin yetersiz olduğu, Pseudomonas aeruginosa’ya karşı bakterisid etkinlikte başarısızlıkların olduğu bildirilmektedir. Bu nedenle fenolik germisidal solusyonlarının cerrahi alet ve kritik olmayan cihazların orta ve düşük düzey dezenfeksiyonunda kullanılması önerilmektedir.

Kuvarterner Amonyum Bileşikleri (KAB)

yüzey aktif etkilidirler(surfaktant). KAB bakterilerde sitoplazmik membran, mayalarda plazma membranınını etkileyerek işlev görür. Mikroorganizmaya adsorbe ve penetre olan KAB sitoplazmik membran lipid veya proteinlerini etkiler, membran yapısı bozulur; ardından hücre içi düşük molekül ağırlıklı maddeler dışarı sızar. Protein ve nükleik asitleri degrade eder ve otolitik enzimler tarafından hücre lizisi meydana gelir. Kısaca bakterilerde yapı ve sitoplazma membranı bütünlüğünü bozar. Benzalkonyum klorid, alkidimetil benzil amonyum klorid ve didesildimetilamonyum klorid en s

ık kullanılan türleridir.

 

 

Renksiz, kokusuz, nonkorozif, kısmen nontoksik ve deterjan özelliği ile ideal bir dezenfektandır. Ancak, sınırlı antimikrobial spektruma sahiptir. Hastane dezenfektanı olarak sunulan KAB sporisidal değildir ve genellikle non tüberkülosidaldir. Tüberkülosidal ve bakterisidal olduğu iddia edilen ürünlerde bu etkide bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan denemelerde bakterisid etkide yetersizlikler gözlenmiştir. Bu testlerdeki uyumsuzluğa neden olarak ticari kurumların bakterisidal etkiden çok bakteriostatik etkinliği araştırmalarına bağlanmıştır. Bunun en önemli göstergesi, Pseudomonas spp. ve Serratia marcescens’in bu solusyonlarda yaşamamlarını sürdürmeleri veya üremeleri olarak gösterilebilir. Buna bağlı salgınlar da rapor edilmiştir. Bununla birlikte KAB mükemmel bir temizlik ajanıdır. Hastane ortamında KAB’nin kullanımı duvar, mobilya ve yüzeyler gibi nonkritik araçların dezenfeksiyonunda kullanılmalıdır.

 

 

                                                                        HAMMADDELER ANSİKLOPEDİSİ